13 Nisan 2015 Pazartesi

Ruhsuz Kadın 2

Ayrılık değildi kadının yaşadığı.Özlemek hiç değildi.Hissettiği tek şey içinde giderek büyüyen bir boşluk olmasıydı.Kimi sevdiğini, kimi özlediğini, nerede yaşadığını, neler yaptığını bilmiyordu.Sonsuza dek evine kapanmak istiyordu.Evinde kalıp, o büyük boşluğunu kapatmak istiyordu.Çünkü o büyük boşlukla saldırıya çok açıktı.Defalarca kırıldığı gibi yine kırılabilirdi.Evinde kalacaktı ve ölecekse inleye inleye evinde ölecekti.
İçinin boşluğu bir sancı gibi gözlerine vuruyordu.Bu boşluğu kendi kendine yaratmıştı.Şimdi ise hiçbir yere ait değildi...

Oysa çok eski bir masaldı inandığı.O ancak herkesin gülüp eğlendiği bir dünyada kavuşabilirdi mutluluğuna.Çok eskide kalmıştı yıpranan umutları.
Saftı o zamanlar.Yalan nedir bilmezdi.Ona söylenen neyse hemen inanırdı.Herkes doğruydu.Tek yanlış kendisiydi...

Sonra öyle kırılmıştı ki tek bildiği savaşması gerektiğiydi.Duygularını, hayallerini silip savaşmalıydı.

Biliyordu çünkü.Eğer güçsüz olursa daha çok kırılacaktı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder